Zeynep ve Selen’in Hikâyesi

Nisan 6, 2010

~ Zeynep ve Selen’in “17.03 Hikâyesi”, 17 Mart 2010, İzmir ~

Suda doğum gerçekleşebildiğini ilk duyduğum zaman kaç yaşımdaydım hatırlamıyorum. Belki yeni ergen bir kız çocuğu belki de lise çağlarında bir genç kızdım. Ben de ileride öyle doğuracaktım, kararlıydım. Zannetmeyin ki çok anaç bir kadınım ve genç yaşlarımdan itibaren evliliğim ve doğumlarımla ilgili hayaller kuruyorum. Tam tersi. Çocuk yapmak için kendi isteği ile 30’lu yaşlarını beklemiş birisiyim. Nitekim kızım doğduğunda 32 yaşındaydım. Ama gittikçe modern yaşamın girdabına kapılıp gitmiş hayatımızda her şeyin olabildiğince doğal olması taraftarıyım. Bunu, kullandığım kozmetik malzemelerinde de, eve aldığım yiyecek içeceklerde de elimden geldiğince uygulamaya çalışan birisiyim.

 Devamı için tıklayın.Hamile kaldığım zaman da doğurma şeklimi irdelemek benim için söz konusu bile değildi. Tabii ki normal doğuracaktım. Etrafımdaki neredeyse her arkadaşımın 38.haftada türlü sebeplerden dolayı sezaryenle sonlanan hamileliklerinden çıkardığım ders ile doktorumla konuşarak, benzeri bir doğum şekli istemediğimi, normal doğumu ne kadar çok arzuladığımı belirtmiştim. Ama ben de “modernliğin” nimetlerinden yararlanıp epidural ile yapmak istiyordum doğumumu. Çok güzel bir hamilelik süreci geçirmiştim. Bebeğimi karşılamaya hazırdım. Doğumla ilgili ufacık bir korku bile yoktu içimde. Ancak hamileliğimin 41.haftasında fetal stresten dolayı akşam saatlerinde acil sezaryene alındım. Karar alındığından itibaren ağlamaya başlamıştım. Zannetmeyin ki doktorlardan, hastanelerden korkan birisiyim. Bu konularda epey metanetli olduğumu düşünüyorum. Sadece çocuğumu böyle karşılamak istemiyordum ben. Daha hiç sancı, kasılma nedir bile bilmiyordum. Ne suyum gelmişti, ne rahim ağzımda bir açıklık vardı.

Kızımı, çok güvendiğim doktorların arasında, nispeten güle oynaya bir sezaryen ortamında dünyaya getirmiştim. Ama kızım belki 1,5 yaşında gelene kadar hep “dünyaya geldi” fiilini kullandım. Hiç “doğurdum” diyemedim. Bu, kendimi kadın olarak eksik hissetmemden dolayı değildi. Sezaryenin doğal dışı ve yanlış bir yöntem olmasına o kadar çok inanmıştım ki, öyle doğurmuş olmak ve hep arzuladığım şekilde doğumu deneyimleyememek bana ıstırap veriyordu.

Doğumumdan sonra da bu konuya olan ilgim azalmayıp arttı. O sırada da zaten internette dolaşırken Dr. Hakan Çoker’in doğal doğum bilgileri veren sitesinden ve onun çabalarından haberdar oldum.

Kızım iki yaşındayken başladığım yoga eğitmenliğime, normal ve doğal doğuma ilgimden dolayı, yurtdışına giderek, bir de Pre&Postnatal yoga eğitmenliği ekledim.

Bu arada, çok zor bir bebeklik dönemi geçiren kızım nedeniyle, şimdi yapmazsam bir daha cesaret edemem ben, diyerek tekrar hamile kaldım. Ama bu gebeliğim ne yazık ki dış gebelik olarak son buldu. Kafamda başka planlar varken, hamileliği hiç düşünmediğim bir zamanda ise tekrar hamile olduğumu öğrendim. Kızım neredeyse 3,5 yaşındaydı. Etrafta bilinen, ‘bir defa sezaryen, her zaman sezaryen’ düşüncesi doğru olamazdı. Bunu hissediyordum bir şekilde. Gebeliğimin daha ilk haftalarında araştırmaya başladım internette. Bu konuyla ilgili olarak yahoo’daki SSVD (Sezaryen sonrası vajinal doğum) grubumuza ulaştım ve üye oldum. Oradaki yazışmaları takip ettim ve sevgili grup kurucumuz ve üyelerinin arşivlemiş oldukları bilgileri taradım. Daha sonra yabancı sitelerdeki bilgileri de gözden geçirmeye, konuyla ilgili olabildiğince bilgilenmeye başladım. Gebeliğimin daha ilk haftalarında konuyu açtığım doktorum, SSVD’yi riskli olduğu için uygulamadıklarını söyledi bana. Ben de doktorumu hemen değiştirmek yerine onun karşısına bir sonraki çıkışımda olabildiğince bilgili bir şekilde çıkmak için araştırmalarıma devam ettim.

Etrafımda, sezaryen sonrası normal doğurmak istediğim konusunu açtığım herkes, kendi ve bebeğimin hayatını riske attığım için, bana gereksiz bir şey yapıyormuşumu hissettiriyorlardı. Sadece eşim bana destek oluyor, edindiğim bilgilerin doğruluğuna ve benim, bebeğimiz ve kendi vücudum için iyi bir şey yaptığıma inanıyordu.

Doğal, epiduralsiz doğumla ilgili bilgilendim. Çünkü sezaryen ameliyatı geçirmiş bir rahimle tavsiye edilen doğum, suni sancısız ve mümkünse epiduralsiz doğumdu. Üyesi olduğum gruplarda ve katıldığım doğal doğumla ilgili kursla bilgime o kadar çok bilgi kattım ki, her geçen gün kendime olan güvenim daha da artmaya başlamıştı. Doktorumdan da vazgeçmek istemiyordum hemen. Onunla tüm bilgileri paylaşmadan başka bir doktor arayışına gitmek ona haksızlık olacakmış gibi geliyordu. Her randevumuzda, biraz daha detay konuşuyorduk. Gebeliğimin ortalarına doğru artık onun E-mailine VBAC (Vaginal Birth After C-Section) filmleri bile göndermeye başlamıştım. SSVD yaptırmayı kabul etmiş ancak 40. haftadan daha fazla beklemek istemediğini belirtmiş olan doktorum artık uygun şartlar dâhilinde beklenilebileceğini söylüyordu.

Bir sonraki doktor randevumdan iki gün önce, akşam saat 22.30’da suyum geldi. 37.haftam bir gün sonra sona eriyordu. İlk bebeğim 41. haftada gelmiş, ne sancı, ne rahim açılması deneyimi yaşamamış vücudumun bu sefer de her şeyi son haftalara bırakacağından o kadar emindim ki. Çok şaşırmıştım. Aynı zamanda çok hoşuma da gitmişti. Her şeye kendi karar veren bebeğim, karnımda geçirdiği zamanın da dolduğuna karar vermiş, yanımıza gelmek istiyordu artık. Ve ben, sonu nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, doğum sürecinden az da olsa bir parça deneyimleyebilecektim sonunda.

Yalnız ufak bir sorun vardı: henüz bebekle ilgili hiçbir şey hazır değildi. Neyse ki iki gün öncesinde büyük kızımın bebeklik eşyalarını depoladığımız kayınvalidemlerin evinden almıştık. Ancak onlar çantaların ve hurçların içerisinde öyle duruyorlardı. Hemen aralarından en kullanılabilecek olanları ayırmaya başladım. Her pozisyon değiştirdiğimde biraz daha suyum geliyor, ben yine duşun altına koşuyordum. Sonra yine kurulanıp eşyaları ayırmaya devam ediyordum. Bebek eşyalarını çamaşır makinesine attık ve hastane çantamızı hazırlamaya başladık eşimle. Doktorumu aramak istemiyordum henüz. Nasılsa hastaneye gittiğimizde ona haber vereceklerdi. Hem gelen suyum da tertemizdi. Bebek hareketleri de vardı. Bir sorun yok gibi görünüyordu yani.

Kasılmalarım 8-10 dakikada bir geliyordu. Yatıp dinlenmek istedim. Ama nedense yine de doktoruma haber vermeden duramadım. Onu gece 24.00’te uyandırıp, olanları anlattım. 5 dakikada bire indiği zaman kasılmalarım hastaneye gideceğimizi, kendisiyle sabah görüşebileceğimizi söyledim.

Zaten zor uykuya dalan birisi olduğum için kasılmalar arasında uyuma konusunda başarılı olamadım. Kasılmalar da zaten 5 dakikada bire düşmüştü ve yaklaşık 30 saniye sürüyorlardı. Hastaneye gitmeye karar verdik. Saat 04.30 gibi odamıza girmiş ve bebek eşyalarını kuruması için dolabımıza asmıştık. Ebe hemşire muayenesini yaparak açıklığın 2 santim olduğunun bilgisini verdi ve beni hemen NST’ye bağlamak istedi. Ben de eğer mümkünse olabildiğince çok yürümek istediğimi ve 20 dakikadan fazla veya gereğinden fazla NST’ye bağlı kalmak istemediğimi söyledim kendisine. Belki gece uykusundan uyandığı için, belki de yapısı gereği ters birisi olduğu için bu isteklerimin nedenini anlamadığını belirten bir şeyler söyledi ve doktoruma telefonla bilgi vermeye gitti. Ondan gelen onayla da, sabah doktorum gelene kadar isteklerimizi kırmamaya çalıştı.

NST’den çıkınca odanın içerisinde ve koridorda bol bol yürümeye başladım. Zaten kasılmalar esnasında yürümeden veya hareket etmeden duramıyordum. Bazen yorulup yatağıma yattığım zamanlarda kasılma geldiğinde, yatar pozisyonda onu karşılamakta epey zorlanıyordum. Vücudum hep hareket istiyordu.

Kursta öğrendiğim nefes tekniği ile kasılmalara çok güzel eşlik edebiliyordum. Aralarda da, benimle böyle güzel işbirliği yaptığı için bebeğimi övüyordum.

Sabah doktorum geldiğinde açıklık hala 2 santimdi. Ama kasılmalarımın süresi uzamıştı. Artık 1 dakika sürüyordu kasılmalar. Doktorum yiyip içmeme izin vermiş, bol bol yürümemi öğütlemişti. Eşimi henüz yormak istemediğim için koridorlarda, planlı sezaryen ailelerinin meraklı bakışları altında yalnız başıma yürüyor, kasılmalarım çok şiddetli olacak gibi olursa doğru odama koşuyordum ki nefesimi istediğim gibi sesli alıp verebileyim. Öğleden sonra yapılan vajinal muayeneden sonra açıklığın henüz 3santim, ancak silinmenin %80 olduğunu söyledi doktorum. Bu arada, kasılmalar esnasında iki defa kustum. Çok hafif yiyip içmeme rağmen, ebe hemşireler bazı vücutların kasılmalarda böyle tepki verebileceğini söyledi. Kasılmalar çok düzenli değildi sanki hiçbir zaman. 3-5 dakikada bir geliyor ve 1-1,5 dakika arası sürüyorlardı. Gece uyumadığım ve doğru düzgün bir şey yiyemediğim için yorgunluk başlamıştı artık. Doktorum, şeker yememi tavsiye etti. İstersem eğer duşu veya küveti kullanabileceğimi söyledi. Arzu edersem epidural yapabileceğini söyledi. Ama ben kasılmalarla baş edebileceğimi düşünüyordum ve duşla küveti denemeye karar verdim.

Teknik bir nedenden dolayı başka odada olan küveti kullanamadık. Ben artık kasılmalarda elimle eşimi çağırıyor ve ayakta ona yaslanarak veya ellerini tutarak karşılıyordum her kasılmayı. Onsuz yapamayacakmışım gibi geliyordu. Arada sırada aşağıya kantine inen eşime yanımdan ayrılmamasını rica ettim. Sonra sıcak duşun altına girdim. Sıcak su çok iyi geliyordu ama üst vücudum kuru olmasına rağmen çok üşüyordu. Ve yorgunluktan sabit bir şekilde duşun altında durmakta zorlanıyordum. Artık yorulmuştum ve kasılmalarım da nerdeyse 2 dakika sürdüğünden karşılaması zor bir hal almışlardı. Bu durumda daha saatlerce dayanmam imkânsızdı. Eşimden doktoru çağırmasını ve bana epidural yapılmasını istediğimi iletmesini istedim. Ama benim daha önceden verdiğim kararların doğruluğuna inanmış biri olarak eşim bunu yapmayacağını, bu zamanlar için benim yanımda olduğunu, bana bu süreç içerisinde destek olacağını ve birkaç saate bebeğimizi kucağımıza alacağımızı söyleyip duruyordu. Ancak benim ısrarlarıma dayanamayarak alt katta günlük randevularına bakan doktorumuzu çağırdı. Saat 16.00 civarı yapılan muayenede, doktorum her şeyin tamam olduğunu ve ben koridorda iki tur attıktan sonra doğumhanede buluşacağımızı söyledi. Kulaklarıma inanamadım. Meğersem sona gelmiştik bile. Ben bir kolumda ebe hemşire, diğer kolumda eşimle beraber koridorda son turumu atarken ve koridorun sonundaki doğumhaneye yürürken, arkamızda da sümüklüböcek misali iz bırakıyordum. Artan baskıdan dolayı bir yandan zar zor yürüyor, bir yandan da artık görevini tamamlamış olan eşime değil, ebe hemşireye yükleniyor ve onun nasıl ıkınacağım ile ilgili açıklamalarını dinliyor, bir yandan da “ay tüm koridoru batırdım ben” diyerek üzülüyor, diğer yandan da bu aşamaya kadar geldiğim için mutluluktan uçuyordum.

Ikınmalara başladığımızda ise artık çok yorulmuştum. Kasılmanın en yüksek anında benden ıkınmamı istiyorlardı. Böyle olunca her kasılmada sadece bir defa ıkınabiliyordum. Çok güzel nefes alıyor, o yüzden kasılmanın şiddetini hissetmiyor, dedi bir ara hemşire. Yorgun olduğumu her söylediğimde hem doktorum hem iki ebe hemşire beni yüreklendiriyor, çok iyi gittiğimi söylüyorlardı. Bana ise hep beni kandırıyorlar, ıkınmalarım sonucu hiçbir aşama kat edemiyormuşum gibi geliyordu. Onlardan yardım istediğimi hatırlıyorum. Sonra bir baktım ki bir ağlama sesi geldi ve kızımı göğsümde buldum. Göğsüme gelir gelmez sustu ve başını kaldırarak meraklı gözlerle bana baktı kızım. O anda şaşkınlıktan belki, ağlayamadım bile. Sadece ona sarıldım ve konuştum. Yenidoğan hemşireleri ve doktorları bebeğin ilk saniyelerini onunla beraber geçirme isteklerimi bilmedikleri için (çünkü doğumla ilgili isteklerimi hastane yönetimine iletememiştim henüz) bebeği bir an önce alıp kontrollerini yapmak için sabırsızca bekliyorlardı. Ve ben o anda, heyecandan, bebeğin üzerine bir şey örtmelerini bile isteyemedim kimseden. Üşüyecek diye olabildiğince sarılmaya çalıştım ona. İşte o an kafama kazındı: Doğumhanenin penceresinden görünen akşam beş güneşinin sıcacık rengi, içeri giren güneş ışıkları ve kızımın bana bakan o görüntüsü!…

Kordondaki kan akışı kesildiğinde ise kordonu kesip bebeği hemşireye teslim ettiler ve eşim yanına geçerek konuşmaya başladı onunla. Ağlamaya başlayan bebeğin baba sesini duyduğu zaman babasına doğru bakışı tarifi olmayan bir andı!

Minik Selen’imiz 17 Mart günü saat 17:03’te aramıza katılarak, sanırım bu hayatta her şeyi kendi bildiği gibi yapacağının ilk örneğini, doğum tarihi ve saati ile sergilemiş oldu.

Tüm bu süreçte yanımda bulunan eşim olmadan tüm aşamaları başarabilir miydim? Veya Hakan Bey’in kursunda öğrendiğim nefes teknikleri ve doğumla ilgili bilgiler olmadan kasılmaları aynı şekilde göğüsleyebilir miydim? Hatta son anlarda sevgili doktorum ve doğumumda bulunan iki hemşirenin cesaretlendirmeleri olmadan da başarabilir miydim? Bilemiyorum… Bildiğim tek şey, özellikle geriye dönüp baktığımda, geçtiğim doğum aşamalarının hepsinden tarifi imkânsız bir zevk aldığım, bebeğim ve kendi vücudum için en doğru yolu seçme şansına sahip olmuş olduğum ve bunların da sonunda üstüne bir de sağlıklı bir bebekle ödüllendirilmiş olduğumdur.

Zeynep Akbaş Atatuş

49 Responses to “Zeynep ve Selen’in Hikâyesi”

  1. Vuslat Says:

    Ne harika bir hikaye…Çok gerçekçi geldi bana. Güle güle, sağlıkla büyütün kızlarınızı. Umarım ben de sizin tecrübenizi yaşayabilirim.Benim kızım 7 yaşında ve bana “bana kardeş doğur ama televizyonlardaki gibi normal doğur” diyor… Ankara’da güvenilir ve hasta isteklerine saygılı bir doktor bulabilmeyi umuyorum böyle bir maceraya atılırsam.

    • Zeynep Says:

      Merhaba Vuslat!
      Ne zilli oluyor şu kızlar değil mi?! Nereden biliyorlar hangi doğumun nasıl olduğunu? 🙂
      Eğer ikinci bebeği normal yollarla doğurmakta kararlıysan, öncelikle yahoo’daki ssvd grubumuza üye olmanı tavsiye ederim: http://health.groups.yahoo.com/group/ssvd/
      Burada, hem farklı şehirlerdeki doktorlar hakkında bir miktar bilgi bulabilirsin hem de ssvd hakkında iyice bilgilenebilirsin. Bizler, birbirine bu konuda destek olmaya çalışan, birbirinin halinden çok iyi anlayan küçük bir aile gibiyiz.
      Sevgilerimle!

  2. Meltem Says:

    Cok guzel bir dogum hikayesi. Tebrikler.
    Gozlerim doldu okurken.
    Ben epiduralli normal dogumla kizima kavustum. Dogumdan,dogurmaktan odum patliyordu o nedenle oteledim hep bebek isini. Bu hikayeleri okuyunca bir ikincisini yaparsam dogal dogumu yapabilir miyim diye soruyorum kendime. Keske hamileyken kesfetseydim bu deneyimleri.
    Saglik ve mutluluk dilekleriyle
    Meltem

    • Zeynep Says:

      Paylaşımın için çok teşekkürler Meltem!

      Evet, Elif ne iyi yapmış da böyle bir blog oluşturmuş değil mi!?
      Bizler, ne yazıkki, çoğunlukla kötü tecrübelerini birbirleriyle paylaşmayı pek seven bir toplumuz. Büyüklerimizden doğumla ilgili tek güzel bir cümle duymamışızdır herhalde şimdiye kadar. Dolayısıyla doğuma olumsuz düşüncelerle bakmamız belki de çok normal.
      Ama zamanla artık bunlar da değişecek. Bizler, çocuklarımıza, elimizden geldiği kadar, negatif deneyimlerimizi aktarmadan, onların dünyayı kendi başlarına keşfetmelerini sağlayacağız inşallah.

      Sevgiler 🙂

  3. Hilal Timur Says:

    harika bir hikayeydi,çok çok duygulandım. özellikle eşinizin desteğinin çok çok önemli olduğunu düşündüm. siz epidural demişken, sizi yönlendirmesi, asıl istediğiniz şeyin ne olduğunu bilmedi ve ona göre hareket etmesi.. Umarım ben de ikinci bebeğimi ssvd ile dünyaya getirebilirim.. bu hikayeler beni çok yüreklendiriyor…sevgiler

    • Zeynep Says:

      Merhaba Hilal,
      sana da, vakit ayırıp yorum yaptığın için teşekkür ederim :o)
      Evet, etrafımızda, bize destek olmasını isteyeceğimiz kişileri de bilgilenmeye teşvik etmemiz çok önemli. Yoksa, böyle özel koşullarda, tek başına ayakta kalmak zor iş…
      Sen de ssvd’yi düşünüyorsan, mutlaka yahoo’daki grubumuza üye ol! http://health.groups.yahoo.com/group/ssvd/
      Böylelikle daha önceden ssvd yapmış üyelerin hikayelerini okuyabilir, ssvd hakkında bir sürü bilgiye tek bir noktadan ulaşabilirsin!

      Sevgiyle kal!
      Yahoo’da en kısa zamanda görüşmek üzere 🙂

  4. ELİF LALE Says:

    özellikle sonlara doğru çok zorlanmanıza rağmen dayanmanız, eşinizin size desteği gözlerimi dolu dolu yaptı. çok duygulandım gerçekten. 2-3 hafta sonra inşallah biz de kızımızı “ben doğurduktan sonra” kucağımıza alacağız. ne mutlu size, eşinize, bebeğinize. Allah hep sizi dayanıklı ve birbirinize bağlı kılsın.

    • Zeynep Says:

      Sevgili Elif Lale,
      Zaten şu hormonlar bize neler yapıyorlar neler, değil mi?
      Önemli olan tek şey aslında, sağlıklı bebeklerimize kavuşmak. Bu yolda ilerlerken eğer doğru seçimleri yapmışsak, elimizden gelenin en iyisini yaparak bebeklerimize kavuşmuş oluyoruz. İsterse sonu sezaryenle bitsin.
      Güzel bir doğum deneyimi diliyorum!
      Güle güle büyüt kızını!!!

  5. Bahar Says:

    Muhtesem bir hikaye ! Tebrikler!

  6. SENEM Says:

    ZEYNEP CİM SENİ ALNINDAN ÖPÜYORUM.OKURKEN AĞLADIM.BEN DE OĞLUMU NORMAL YOLLA DOĞURMAYI ÇOK İSTEMİŞTİM.İNATLA 40. HAFTANIN SONUNA KADAR BEKLEMİŞTİM AMA MALESEF SEZARYENZEDELERDEN BİRİYİM İŞTE.BUNUN İÇİN İSTEĞİNİN GÜCÜNÜ ÇOK İYİ ANLAYABİLİYORUM.SENİ VE BEBİŞLERİNİ ÇOK ÖPÜYORUM.HİKAYELERİNİN TAKİPÇİSİYİM ONA GÖRE.SEVGİLER.

    • Zeynep Says:

      Senemcim, sen canını sıkma hiç. O bebeklerimizin de öyle gelmeleri gerekiyormuş demekki. Herşeyin bir nedeni var dünyada. O anda neyin, neden olduğunu çok kavrayamasak bile sonradan daha iyi anlayabiliyoruz bazı şeyleri. Hem 40.haftaya kadar anne karnında büyütmüşsün oğlunu en azından.

      Ben de sana oğlunla sağlk dolu bir hayat diliyorum.

      not: bu aralar emzirme, alt değiştirme ve gaz çıkarma dışında pek fazla hikaye yok yalnız elimde 🙂

  7. Gülnur Says:

    Canim Zeynepcim,
    Gozlerim doldu okurken… Hala da dolu dolular:-) Cok guzel anlatmissin herseyi, yasar gibi okudum. Artik kendi dogumum bana normal gelmiyor, ki kendimi basarili bi is yapti sayardim. Bilirsin sen de yanimdaydin:-) Doktorunu birakmaman ama yine de onu kendi yoluna getirmen Selen’in kime benzeyecegi konusunda baya bi sinyal veriyor… Seni ve iki guzel kizini da cok opuyorum…

    • Zeynep Says:

      Gülnur’cuğuuum,
      Yaaa seni de mi ağlattım?!?!…
      Kıyamam…
      Ne demek senin doğumun normal gelmiyor!? Senin doğumunun en son kısımlarına bizzat katılmış biri olarak gayet de normal olduğunu söyleyebilirim. Sadece epiduralle doğurdun diye öyle düşünmene hiç ama hiç gerek yok. Sen gayet bebeğin gelme zamanını beklemiş bir insansın. Hem en önemli kısmı da o zaten bence. Epidural kısmı kişiye özel birşey sadece.
      Ben de öpüyorum Demir’i ve seni!

  8. Yasemin Says:

    Agzina ; klavyene sağlık Zeynep.

    “Her şeye kendi karar veren bebeğim, karnımda geçirdiği zamanın da dolduğuna karar vermiş, yanımıza gelmek istiyordu artık.”
    “Minik Selen’imiz 17 Mart günü saat 17:03’te aramıza katılarak, sanırım bu hayatta her şeyi kendi bildiği gibi yapacağının..”
    Dedigin gibi doğmadan önce neyi; ne zaman ve nasıl yapacağımızı gayet iyi biliyoruz yani varoloşumuzu yerine getirirken ne kitap okumamıza ne internette arastırma yapmamıza ne de baskaları neler yapmış diye öğrenmemize gerek yok.
    Dilerim hakikat duygularımızı tüm saflığımızla fark ederek yaşamayı becerebilelim.
    Tekrar tebrik ederim. Allah analı babalı büyütsün.
    Sevgim Sizinle.

    • Zeynep Says:

      Ah benim de içimden geçenleri iki cümlede ne de güzel dile getirmişsin Yasemin!! Senin de kafana, ağzına sağlık!!

      Tebriklerin için teşekkür ederim.

      Sevgilerimle…

  9. Müge Says:

    Gözlerimde yaşlarla okudum hikayenizi, Kızlarınızla birlikte sağlıklı ve mutlu bir hayat dilerim.
    Ben de izmirde yaşayan ve şu günlerde doktor araştırması yapan biri olarak, sizden doktorunuzun ismini alabilirsem çok sevinirim.. tekrar tebrikler…

  10. Zeynep Says:

    Sevgili Müge,
    güzel sözlerin ve dileklerin için çok teşekkürler!!

    Ancak daha doktoruma danışmadan onun ismini internette açıklamak istemem. Ben sana en iyisi mail atayım bu konuyla ilgili.

    • müge Says:

      haklısınız tabi ki, mail atarsanız sevinirim.
      adresimi görebiliyor musunuz bilmiyorum, gerekirse yeniden yazarım, tekrar teşekkürler…

      • Zeynep Says:

        Sevgili Müge,
        Sitenin kurucusu ve sahibi Blogcu Anne sana mail atacak. Hatta belki atmıştır bile. Sevgiler..

  11. Basak Says:

    Ne kadar guzel bir hikaye!
    15 gun once 3 gun suren normal dogum yapma cabasindan sonra kizim 42. haftasinda sezeryanla dunyaya geldi. Ilk dogumundan sonra hissettiklerinin benzerlerini yasiyorum. Umarim bana da senin bu yasadiklarini yasamak kismet olur.
    Sevgiler.

    • Zeynep Says:

      Sevgili Başak,
      paylaşımın için teşekkür ederim!
      Ama böyle hissetmen için bir neden yok aslında.

      Hayatta herşeyin oluşumunun bir nedeni var, diye düşünüyorum ben. Senin kızının da öyle dünyaya gelmesi gerekiyormuş demek ki.
      Hem sen onu planlı bir sezaryenle dünyaya getirmemişsin ki!? 42 hafta boyunca, onun için en uygun ortamda onu taşımış ve doğum kasılmalarını yaşamışsın ki bu kasılmaların da bebek açısından faydaları büyük. Geri kalanı da artık senin elinde olan birşey değil.
      Sen şimdi bunları hiç düşünme ve doya doya lohusalığını yaşa!
      Sevgilerimle

  12. Elif Öney Says:

    Zeynepcim,
    Ne kadar yüreklendirdiğini bilmeni istedim… İnşallah gebeliğim sırasında senden çok yardım isteyeceğim.. 🙂 ve görüyorum ki sen bir çok kadının bu konudaki rehberleriden birisin… senin bu konuda görevlendirilmiş olduğunu düşünüyorum.. Eşinle olan dayanışmanız ve senin bu cesaretin ve inancın beni çok derinden etkiledi… en kısa zamanda anne olmak ve inşallah doğal doğurmak istiyorum.. Biliyor musun ben de suda doğum yapmak istiyorum ilk duyduğum ortaokul veya lise yıllarından beri:)) Güzeller güzeli kızlarınla ve anlayışlı eşinle çook mutlu bir yaşam dilerim.. LÜtfen bizden ışığını esirgeme… hepimizin buna ihtiyacı var! TÜm hikayene, yaşadıklarına ve yürekten paylaşımına hayran kaldım! Namaste 🙂

    • Zeynep Says:

      Sevgili Elif,

      Ne güzel şeyler yazmışsın yine! Sağolasın!!
      Evet, daha önceden de yazdığım gibi, ben de hayatta herşeyin bir nedeni olduğuna inanıyorum. Hepimiz öğrenmeye ve öğretmeye geliyoruz dünyaya. Yazdıklarımı bu kadar güzel değerlendirmen ve ne demek istediğimi kavramaya çalışmış olman beni çok sevindirdi. Tabii sanırım bu senin yapınla da ilgili birşey. Karşındakinden beslenmeye açık bir insansın 🙂

      Güzel dileklerin için teşekkür ederim. öptüm!!

      Namaste

  13. Müge Says:

    Sevgili Zeynep

    Çok Teşekkürler mail için ,
    Umarım ben de iyi ve pozitif iletişim kurabileceğim bir doktor bulurum. Şu anda hamile değilim, kendimizi hazırlama safhasındayız diyebilirim ama biraz evhamlı bir insan oluşum ve etrafımda duyduğum doktor- hasta problemleri , beni şu an rutin kontroller için gittiğim doktorumla ilgili şüpheye götürdü. Araştırma sebebim de bu açıkcası. Tekrar teşekkürler . Bebeğinizle ilgili kolaylıklar dilerim, bir gün bu sitede deneyimlerimi paylaşırım umarım. Sevgiler.

  14. Gebelik Says:

    Çok faydalı bir blog emeği geçenlere teşekkürler.

  15. sevgi Says:

    merhaba yaşadıklarını aynını ilk oğlumdo yaşadım 3 yıl önce şimdi tekrar hamileyim ve bende normal doğum istiyorum ama izmirde doktor bulamıyorum herseferinde hevesim kırılıyordu taki senin yazını okuyuncaya kadar sana teşşekkür ediyorum yaşadıklarını burda paylaştığın için tekrar güçlendim gittin doktorun adını burda vermek istemezsen banada mail atarsan sevinirim hoşçakal

  16. sevgi Says:

    çok teşşekür ederim mail için

  17. Zeynep Says:

    Sevgili Sevgi,

    Umarım güzel bir hamilelik süreci geçirir ve doktorunla da anlaşırsın. Aklına takılan birşey olursa bana mailimden ulaşabilirsin.

    Sevgilerimle…

  18. ipek Says:

    Sevgili zeynep güzel günlerde sağlıkla buyut bebeğini,gittiğin dr.ve hastane konusunda banada mail atarsan sevinirim,sevgiler

  19. Zeynep Says:

    Merhaba İpek,
    Teşekkür ederim!
    Mail konusunda sanırım sevgili site sahibimiz benden çok önce davranıp sana iletmiştir, diye düşünüyorum 🙂

  20. Yaman Says:

    Eşimin deneyimini sizlerle paylaşmasından sonra birçok normal doğum isteyen annenin sonuna kadar güvenebileceği bir doktor arayışında olduğunu daha iyi anlıyorum. Bizim deneyimimizde farkettiğim en önemli detay, annenin doktora güvenmesi kadar, doktorun da anneye güvenmesi; süreç içerisinde doktorun aldığı kararlarda rahat olmasının ve ebeveynlerden baskı görmemesinin gerekliliğidir. İlk bebeğimizin dünyaya gelişinde alınan sezaryen kararı da, ikinci bebeğimizin doğumunda da doktorumuza hiçbir şekilde baskı yapmadık; sadece ve sadece tercihimizi doğru kullanabilmek amacıyla doktorlarımızın üzerinde baskı yaratmayacak, onlarla uyum içerisinde olduğumuzu gösteren soruları yönelterek bilgilenme hakkımızı kullandık. Doğal doğum sonrası doktorumuzun sohbet esnasında söylediği “sizdeki rahatlığı ve samimi yaklaşımı görmeseydim, çok az da olsa bu riski almak istemeyebilirdim” sözünü unutamıyorum.
    Tüm anne adaylarına yöntem ne olursa olsun bebeklerine sağlıklı kavuşmalarını dilerim.
    Mutlu günler

    • blogcuanne Says:

      Söylediklerinize tamamen katılıyorum. Doktor-aile arasındaki karşılıklı güven belirliyor her şeyi…

      Bu vesileyle iyaretiniz için teşekkür ediyor, sizi de tebrik ediyorum. Sevgiler…

  21. güldane Says:

    gerçekten çok yürekliymişsin zeynepcim.
    bende kızımı normal dogurdm şimdi ikinciye hamileyim oğlum 3-4 gün içerisinde gelebilir.
    normal dogum cok güzel insanın özgüveni yerine geliyor. zaten herkes cevremde sezeryan olmuş şuan bi aksilik olsa sezeryana alsa beni doktorum cok üzülürdüm sanırım.
    1 gün ağrı çekmişim nolcak evladım için değer.
    cennet gerçekten annelerin ayağının altında.
    allah bana ve herkse kolay dogum nasip etsin inşallah…

  22. Derya Binatli Says:

    Canim benim, hikayenin guzelligi kadar senin onu kaleme alisinda muhtesem..Sanki sen tum bunlari yasarken ben de sen ve esinin yaninda dikiliyordum bir kosede ve sizi izliyordum adeta :))
    gonlunce olduguna sevindim herseyin.. umarim daha cok bayan bu konuda en az senin kadar azimli ve istekli olurlar, cunku en guzel yolu hakikaten en dogal olani.
    ben bu konuda cok sansliydim, cunku burda sezeryan her zaman en son care olarak dusunuluyor , zaten oylede olmali fikrimce. bende oglusumu cok keyifli ve her saniyesini yasayarak dogal bir dogumla dunyaya getirdim. hayatimin en guzel deneyimlerinden biriydi. ve hikayende bahsettigin,o babanin sesini duydugunda bebegin babasina bakisindaki buyunun aynisini bende yasadim, tarifi yoktu o anin. her neyse tebrik etmek istedim, cenem dustu… seni cok opuyorum Zeynepcim, minikleri mincikla benim icin :))

    • Zeynep A. Says:

      Derya’cığıııım! Güzel kelimelerin için teşekkür ederim!
      Evet, Amerika’da doğum yapan sizler bu konuda daha bi şanslısınız. Burada bizlerle beraber değişecek çok şey. Bu konuda herkes elinden geldiği kadarını yapmaya çalışıyor işte.

      Demek sen de ağrı kesici olmadan yaptın doğumunu!?

      Ah Derya’cığım, 4 sene oldu görüşmeyeli. Güzel ailene benim için de bir sarıl! Öpüyorum kocaman

  23. esra zeynep güneş Says:

    Merhaba,
    Çok özel ve yüreklendirici bir doğum öyküsü…
    Ben de İzmir’de yaşayan bir anne adayı olarak doktorunuzun ve doğum yaptığınız hastanenin adını mail atmanızı rica ediyorum.
    Kızınızın sağlık ve mutlulukla büyümesi dileğiyle…

  24. ebru Says:

    zeynep hanım size cok cok tesekkür ederim ….

  25. Umida Says:

    Zeynep hanım hikayeniz cok cok guzel:)) sizi tebrik ederim, okurken cok duygulandım. Ben 2 cocuk annnesiyim ve ikisini de normal yolla dogurdum, anlattıgınız her anı kendim yasamıscasına his ettim:) Cesaretinizden dolayı sizi tekrar tebrik ederim.
    Sevgilerle
    Umida

    • Zeynep A. Says:

      Umida,
      sağolasın!
      Aslında böyle şeylerle böbürlenmemek lazım. Buralarda bu konuları konuşmamızın tek nedeni, Türkiye’de bu konuya dikkat çekmek, biraz insanlara nasıl olabileceğini göstermek ve doğal olan şeyleri tekrar hatırlatabilmek, diye düşünüyorum.
      İki çocuğunla beraber sağlıklı ömürler diliyorum
      Sevgiler…

  26. Zeynep A. Says:

    Umida,
    sağolasın!
    Aslında böyle şeylerle böbürlenmemek lazım. Buralarda bu konuları konuşmamızın tek nedeni, Türkiye’de bu konuya dikkat çekmek, biraz insanlara nasıl olabileceğini göstermek ve doğal olan şeyleri tekrar hatırlatabilmek, diye düşünüyorum.
    İki çocuğunla beraber sağlıklı ömürler diliyorum 😉
    Sevgiler…

  27. seyma Says:

    okumayı bitirdiğimde gözümden yaşlar gelmeye başladı..30 haftalık hamileyim ve biraz korkuyorum ama inş normal doğum istiyorum,yazınız epey cesaretlendirdi beni teşekkür ederim…

    • Zeynep A. Says:

      Sevgili Şeyma,
      bu sitedeki yazıları, hikayeleri oku. Ve sen de aslında korkacak birşey olmadığını göreceksin! Bu hissettiğin korku, sana çevren tarafından işlenmiş, aslında senin bilmediğin bir korku. Çünkü vücudun nasıl doğuracağını çok ama çok iyi biliyor aslında! Yeter ki sen ona izin ver, vücudunu bırakmayı (“Let go” anlamında)öğren 😉


  28. Kızınıza ve size mutlu ve sağlıklı bir ömür diliyorum..

  29. ozlem kucuk Says:

    vallahi sonlarini aglayarak okudum.ben de cok ozenerek hazirlanmistim doguma ve farkli sebeplerden kasilma bile hissemeden sezaryen olmak zorunda kaldim.ameliyat boyunca agladim, basaramadim hissi cok uzucuydu.canimdan cok sevdigim Elifim 10 aylik ama dogurdum kelimesini kullanamiyorum.beceremedim gibi bir dıuygu nasil anlatilir bilemedim.bana isik tuttunuz tesekkur ederim.kizlariniza guzel mutlu bir hayat dilerim.sevgilerimle ozlem

  30. Zeynep A. Says:

    Sevgili Özlem,
    Ne mutlu bize ki, bizi çocuklarımıza sağ salim kavuşturan sezaryenler var! Güle oynaya ve mutlu büyüsün Elif kızın!! Bu site gibi güzel paylaşımlar sayesinde bence yanlız olmadığımızı görüyoruz. Bizler birbirimize destek için varız burada. Sen de öyle hissetme lütfen. Bak, ben aslında yanlış bir hissiyat içerisinde olduğumu söylüyorum 😉
    Sevgilerimle…


Zeynep için bir cevap yazın Cevabı iptal et